
Evlenen kadınların önceki soyadlarını kullanma hakkı, Türkiye’de yıllardır tartışılan ve değişen yasal düzenlemelerle şekillenen bir konudur. Ayrıca Anayasa mahkemesi evlenen kadının evlenmeden önceki soyismini tek başına kullanamaması kuralını iptal etti. Özellikle İzmir ili gibi büyük ve dinamik şehirlerde bu konu, toplumun çeşitli kesimlerini ilgilendiren önemli bir meseledir. Bu makalede, evlenen kadınların önceki soyadlarını kullanabilmesi hakkında dava süreci, davanın uzunluğu, dava açma zorunluluğu, dava masrafları ve avukatın rolü gibi konuları ele alacağız.
Kuruma Başvuru
Evlenmeden önce yalnızca kendi soyisminizi kullanmak istediğini belirtir dilekle ile belediyeye evlilik başvurusunda bulunabilirsiniz. Ancak bu adımı atlamış olmanız yalnızca evlenmeden önceki soyisminizi kullanmak zorunda kalacağınız anlamına gelmemektedir. Evlendikten sonra da nüfus müdürlüğüne yazılı dilekçe ile yalnızca evlenmeden önceki soyisminizi kullanmak istediğinizi bildirebilirsiniz. Kurumların iş yoğunluğuna göre size olumlu veya olumsuz cevap verilebilir. Genelde 30 gün içinde cevap verilmemiş olması durumunda talebinizin kabul edilmediği anlamı taşımaktadır. Bu aşamada dava açılması gerekmektedir.
Dava Açma Süresi ve Uzunluğu
Evlenen kadının önceki soyadını kullanabilmesi için dava açma süresi, evliliğin gerçekleştiği tarihten itibaren altı ay veya bir yıl gibi süreler bulunmamaktadır. Dava kadın tarafından açıkacağı için her zaman açılabilir. Belirli bir süre zarfında dava açılmazsa, kadın evlilik birliğinde eşinin soyadını kullanmak zorunda kalacağı iddiaları doğru değildir.. Ancak, dava süreci genellikle uzun ve karmaşık olmasa da dikkat edilmesi gereken süre ve hamleler bulunmaktadır. İzmir gibi yoğun nüfuslu bir şehirde, dava sürecinin daha da uzayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Mahkeme dosyalarının yoğunluğu ve iş yükü, dava süresini etkileyebilir. Bu sebeple süreci avukatınız ile yönetmeniz gerekmekedir.
Dava Açmanın Zorunlu Olup Olmaması
Anayasa Mahkemesi iptal kararından sonra TBMM’ye söz konusu hukuk kuralı için düzenleme yapması için süre vermişse de şu an evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına ilişkin bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Bir düzenleme bulunmaması sebebiyle evlenen kadın önceki soyadını kullanabilir. Ancak nüfus müdürlükleri geçmiş uygulamalar sebebiyle olumlu cevap vermemektedir. Bu sebeple şu an uygulamada evlenen kadının önceki soyadını kullanabilmesi için dava açma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu, kadınların soyadlarını koruyabilmeleri için yasal bir sürecin izlenmesini gerektirir. Ancak, bu sürecin zorunlu olması, bazı kadınları dava açmaktan çekinmelerine neden olabilir. Bu durumda, kadınların bilinçli bir tercih yapmaları ve haklarını aramak için adımlar atmaları önemlidir.
Anayasa Mahkemesi Kararı ve Madde 187
Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesi, evlenen kadının kendi soyadını kullanabilmesine ilişkin düzenlemeler içermektedir. Ancak, bu maddeye karşı Anayasa Mahkemesi’nde bir iptal başvurusu yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi, kadınların eşitlik ilkesi çerçevesinde soyadı seçme hakkını kısıtlayan bu maddeyi iptal etmiştir. Bu karar, evlenen kadınların önceki soyadlarını kullanma hakkını güçlendirmiştir.
Dava Masrafları ve Avukatın Önemi
Dava açma sürecinde masraflar da önemli bir konudur. İzmir gibi büyük bir şehirde, avukat ücretleri ve mahkeme masrafları daha yüksek olabilir. Bu nedenle, dava açmadan önce masrafları gözden geçirmek ve buna göre bir bütçe oluşturmak önemlidir. Ayrıca, dava sürecinde bir avukatın desteği önemlidir. Avukat, davanın yasal süreçlerini yönetir, müvekkilini bilgilendirir ve mahkeme önünde savunma yapar. İzmir’de bir avukatın yerel yasal prosedürleri ve mahkeme süreçlerini bilmesi, davanın etkin bir şekilde yürütülmesine yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, evlenen kadınların önceki soyadlarını kullanabilmesi hakkı, dava süreciyle ilgili çeşitli önemli konuları içermektedir. İzmir gibi büyük bir şehirde, bu hakların korunması ve dava sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesi için dikkatli bir planlama ve avukatın desteği gerekmektedir. Bu sayede, evlenen kadınlar hak ettikleri soyadlarını koruyabilir ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında önemli adımlar atılabilir.

Yorum bırakın