Tıbbi uygulama hataları (malpraktis) nedeniyle açılan tazminat davaları, hem hekimler hem de hastalar için hukuki süreçlerin en hassas ve karmaşık alanlarından biridir. Bu tür davalarda **görevli mahkemenin doğru belirlenmesi**, sürecin sağlıklı işlemesi ve adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Peki, malpraktis davalarında hangi mahkeme görevlidir? İşte Yargıtay kararları ve istatistikler ışığında detaylar:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/1259 E. ve 2020/32 K. sayılı kararı, bu konuda önemli bir içtihat oluşturmuştur. Karara göre, tıbbi hata iddiaları nedeniyle açılan tazminat davalarında **Asliye Hukuk Mahkemesi** görevlidir. Yani, malpraktis davaları **idari yargı** kapsamında değil, **adli yargı** kapsamında değerlendirilmelidir.
Türkiye’de malpraktis davalarına ilişkin resmi istatistikler, bu tür davaların giderek arttığını göstermektedir.
– Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son 5 yılda malpraktis iddiaları nedeniyle açılan dava sayısı %30 artış göstermiştir.
– Yapılan araştırmalara göre, en sık karşılaşılan malpraktis iddiaları arasında yanlış teşhis, cerrahi hatalar ve ilaç hatası ilk sıralarda yer almaktadır.
– Malpraktis davalarında açılan tazminat talepleri, iddianın niteliğine göre değişmekle birlikte, **100.000 TL ile 10.000.000 TL** arasında değişebilmektedir. Bazı davalarda bu tutarlar daha da yüksek olabilmektedir.
– Malpraktis davalarının büyük bir bölümünde bilirkişi raporları, davanın seyrini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, raporların tarafsız ve eksiksiz hazırlanması büyük önem taşır.
Malpraktis Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler
1. Delil Toplama: Tıbbi hata iddialarında delillerin (raporlar, tanık ifadeleri, tıbbi kayıtlar) eksiksiz toplanması büyük önem taşır.
2. Zamanaşımı: Malpraktis davalarında zamanaşımı sürelerine dikkat edilmelidir. Türk Borçlar Kanunu’na göre, tazminat davaları genellikle 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
3. Uzman Görüşü: Tıbbi konularda bilirkişi raporları, davanın seyrini belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
4. Hukuki Destek: Hem davacı hem de davalı taraf için, süreç boyunca deneyimli bir hukukçuyla çalışmak büyük avantaj sağlar.
Malpraktis davaları, hem tıbbi hem de hukuki boyutları olan karmaşık süreçlerdir. Yargıtay’ın bu konudaki kararları ve istatistikler, görevli mahkemenin doğru belirlenmesi ve sürecin sağlıklı işlemesi açısından yol gösterici niteliktedir. Hekimler, sağlık kuruluşları ve hastalar, bu tür davalarda hukuki haklarını korumak için mutlaka uzman desteği almalıdır.

Yorum bırakın